
”Hayat daima sana, senin ona verdiklerini geri verir” dedi. Öğretmen ve elindeki kitaba, bir ayraç koyup kapattı.Zil çalmış, herkez kendi doğrultusuna doğru yol almaya başlamıştı.Ben sıramda, taş kesilip kalmıştım.Kalkmalı o hiç istemediğim evin yolunu tutmaya çalışmalıydım.Öğretmenin, yaşam hakkında verdiği örnek öle etkilemiştiki beni, aklımdan çıkaramıyor , kendi hayatıma endekslediğimde ise, hiç bir anlam veremiyordum.Yankı demişti, yankı ??Evin yolunu tutmuş gidiyordum.Edebiyatı hiç sevmesemde, yeni gelen bu öğretmene olan zaafım bana dersi dinlettiriyordu.Dersin bir anını kaçırsam, sanki öğretmenimin gözünden düşeceğim, endişesiyle her anını beynime, kazıyordum.İnsan, hayatta üç şeye hemen teslim olur.Bir annesi, iki acısını dindirecek doktoru, üçüncüsüde bağlandığı öğretmeni.Eve yaklaşırken, hikayeyi tekrar tekrar kafamda canlandırıyordum.
”Bir abi ve kardeş dağda yabani ot toplarlarken, ufak kardeşin ayağına diken batıyordu. Büyük bir acıyla bağıran küçük ” ahh ” diyordu.Sonra bir ”ahh ” sesi daha geliyordu.Küçük şaşakınlıkla sen kimsin? diye bağırdı.Aynı ses tekrar ” sen kimsin? ” dedi.Bu kez, kızdı küçük ”sen bir korkaksın ” dedi.Aynı ses ona ”sen bir korkaksın” diye döndü.Abi, kulağına eğilerek ”çok cesursun ”de dedi.Küçükte yaptı ve aynı cevabı almıştı. ”Çok cesursun ” abi gülümsedi: ”Buna YANKI denir.Aslında hayat budur.Hayat, daima sana, senin ona verdiklerini geri verir.”Öğretmen, öyle yalın anlatmıştı ki bu hikayeyi, sanki herkez biliyomuşta bir ben bilmiyordum.
Peki bana neden, haksızlık yapmıştı hayat.YANKIM bumuydu?Eve gelmiştim zili çaldım.Sevgili annem, her zaman ki gibi el yordamıyla bulduğu kapıyı epeyce geç açmıştı.Küçükken, acımasızda oluyor insan, defalarca bu kapıda zili çalıp hiç ses çıkarmadan beklemiştim.Annem yüzüme bakıp ” kim o, kim o ”diye defalarca seslenir hiç ses çıkarmadan beklerdim.Annemin yüzünde ki, endişeyi görür ama tekrar, tekrar yapardım.Zifiri karanlığına haps olmuş ANNEM, beni hep güler yüzlü karşılardı.Yüzü parlak, çehresinin her ayrıntısı çok güzeldi.İri siyah gözleri, uzun kirpileri yay gibi kaşları vardı.Küçücük burnun üstünde. Uzun düz, gece gibi simsiyah saçları vardı.Çook çekmişti garibim.Çektikleri tek tek mısralara dökülse, belki en klasik türk filmi senaryosu olurdu.O senaryo hiç olmasın kalsın…
En çok istediği şey ben, yani bir çocuktu.Olmuştu. Hiç göremedi bana hep dokunurdu.Kendi aksini göremediği gibi.Ne diyebilirim ki; örgü örerdi, yemek yapardı,hamur açardı,dikişlerimizi eline belki defalarca batan o hain iğneyle dikerdi, ütü yapardı benim annem.Ben evlattım, herkez kadar.O anneydi herkez den öte.Dışarı nerdeyse hiç çıkmazdı.Kalk gezelim derdim. Hep bir bahanesi hep işi olurdu.Bilirdim, anlardım kendince annelik yapar, beni yormak istemezdi.En büyük hayali denizdi.Deniz büyülerdi, annemi çok deniz resimleri yapmıştım kahretsin ki, resimler dokununca anlaşılamıyor.O ÇOK İSTEDİĞİ YELKENLİ, ÜSTÜNDE ANNEM, DOKUNUNCA HİSSEDİLMİYOR.
Onbir sene oldu, gece saçlım gideli. Uzun kirpiklim.Tenimin klavuzu.Onbir onsuz geçen sene.Öyle şanslısınız ki!… Koltuğunun altına girdiniz annelerle bakışabiliyor, bakışlarınınız birbirine çarpabiliyor.O bakışlarla ne ortak şeyler paylaşabiliyorsunuz.Büyük kocaman, helede geri dönüşü olmayan, kelimeleri sevmiyorum. ”AHH” diyorum, ama ”AHH”diken batarcasına ayağıma, hatta yararcasına ayağımı:Hayat, ne verdim ki? sana ben,YANKIN bu kadar karanlık, karanlığının ömrüde bu kadar kısa oldu?….YANILDIN MI YANKI ?…
HArika bir yaziydi, zevkle okudum, akici ve temiz bir dille yazilmis cok duzenli ve surukleyici.. Bu konuda gercekten gelecek vaat eden bir yazar olacaksin, onsesim kuvvetlidir, daha ilk yazinda bunu anlamistim :D Herkesin okumasi gereken bir yazi, yuregine saglik..
Gene döktürmüşsünüz…gerçekten akıcı ve sadece…benim bir türlü yazamadığım şekilde…
Ama annenize küçükken kapının önünde yaptığınız şey…o çok acıttı içimi…gidip anneme sarılacağım sıkıca
Benim annem uzakta ama cok ozledim, ins yaza gidecegim, bol bol sarilacagim :)
Değerli yorumlarınız, benim için çok önemli lakin yazdığım yazılarla beni bütünleştirmeyin.:)Bu benim sadece hayal gücüm diyelim…Tabi muhakkak kendimden de katıyorum bişeyler, harmanlama oluyor.
Şimdi bu yorum beni korkuttu bana biraz sınır koydu. ;) Koymalı mı??
Okuyan yazida kendini buluyorsa bundan daha degerli bir tepki olabilir mi ? Ayrica uyari icin tesekkurler, cok iyi bir yazar oldugunu yada olacagini bir kere daha gorduk ;)
Benim sarılacak bir annemin olmaması bir gerçek, kıymetini bilin elinizdeki cevherin. :)
Nasihatin icin tesekkurler.
Estafurullah, ne nasihati hani içim acıyo yaa…..Siz çok sevin dahada çokk ANLAMINDAYDI. Bu arada tembellik yapmıyorum :)Yeni hayata geçecek yazılar var, ama çok yoğunum ve yorguun evde tadilat var.(((((
tadilat anilarinda guzel olurdu :D
Merhaba. İlgili yazınızı Türkiye’nin İlk ve Tek Tematik Ağ Radyosu Yelken Radyo’nun, 14 Ağustos 2011 Pazar, saat 22.00 – 24.00 aralığında CANLI yayınlanacak olan “Makaleci.Com – Sesli Makaleler” programında okuyacağız. Canlı yayın kaydı, daha sonra site yönetimi tarafından yazınızın bulunduğu sayfaya eklenecektir. Yazınızın kaydını “Yelken Radyo Sesli Makaleler” sayfasında da bulabilirsiniz. Ayrıntılar ve bilgi için [email protected] e-posta adresimize başvurabilirsiniz.
Yazılarınızın devamını bekler, esenlikler dileriz.
Yelken Radyo
Merhaba. Selçuk bey, kıymetli yorumunuzla bu yazımı okumanıza sevindim.Almanya’dan tanıdıklarım bile dinlemişler, çok memnun oldum.Teşekkür ederim.:) Fakat yazıyı tekrar dinlemek isteyenler ulaşamıyor listede yazıyı göremiyoruz bilgilendirirseniz, sevinirim.
merhaba, http://www.yelkenradyo.net üzerinden dinleyebilirsiniz, bugün yarın bu sayfanıza da eklenir sanıyorum…
güzel bir yazı tebrik ederim