
Azalmış cinsel istek, günümüzün yaygın sorunlarından biri olduğunu süpervizyonlarımda, meslektaş toplantılarımda çok kez şahit oldum. Terapistlerin cinsel isteksizlik teriminin anlamı üzerinde uzlaşmaları uzun zaman almıştır. Akademisyenler libido veya azalmış cinsel istek terminolojileri üzerinde yıllarca tartışmışlardır. Freud libidoyu tanımlamış, daha sonra psikologlar bu terimi cinsel dürtü veya istek olarak adlandırmışlardır. Günümüzde tüm terimler birbirlerinin yerine kullanılmaktadır.İsmi ne olursa olsun azalmış cinsel istek sorunu olanlar cinsel terapilerime en çok başvuran veya yönlendirilen grubu oluşturmaktadır.
Azalmış cinsel istek her iki eşin de aynı istek düzeyine sahip olmaları ve sık sevişmek istememeleri durumunda bir sorun oluşturmamaktadır. Bu durum yalnızca çiftlerin çocuk sahibi olmak istedikleri ve cinsel ilişkinin çok seyrek olması nedeniyle hamilelik olasılığının düşük olduğu hallerde soruna dönüşebiliyor.
Çiftlerin Cinsel İsteklerinde Farklılık
En sık görülen durumlar eşlerden birinin normal ve belki de yüksek cinsel istek düzeyinde olduğu ve diğer partnerin azalmış cinsel isteği ile uyumsuzluğun ortaya çıktığı hallerdir. Bu durum yanlış anlamalara ve mutsuzluğa yol açabiliyor. Genellikle cinsel isteksizlik tedavisinin amacı bir partnerin azalmış cinsel isteğini arttırmak ve belki de diğerlerininkini azaltmak yoluyla çiftin istek düzeylerini değiştirmektir.
Azalmış cinsel istek düzeyinin altında çeşitli nedenler yatmaktadır. Sık rastlanan bir etken cinsel bıkkınlıktır. Çift bir kaç yıldır birlikte olabilir, seviştiklerinde hep aynı şeyleri yapabilirler, böylece de her adım önceden bilinir. Belki de partnerlerden biri veya herikisi başka ilişkiler arayışı içinde olabilir. Genellikle bir partnerin cinsel isteği diğerinden çok daha fazlaysa başka bir ilişki gündeme gelebilir. İlişki dışı cinsellik pek çok insan için heyecan verici olabilir. Böyle bir ilişkide cinsel yenilikler sözkonusudur. Bazı partnerler bir yandan düzenli cinsel ilişkilerini sürdürürken bir yandan da hızla partner değiştirirler; ancak son zamanlarda cinsel hastalıkların giderek bir sorun haline gelmesi sadakat kavramını etkilemiştir.
Cinsel isteği az olan bir partner genellikle kendisini yetersiz hissetmekte ve diğer partnerin başkalarıyla cinsel maceralar yaşadığını düşünmektedir. Bu da şüphe ve paranoyaya yolaçabilir. Bu şüphe aksi yönde de olabilir ve cinsel isteği yüksek olan eş diğer tarafın dışarıda sürdürdüğü başka ilişkiler nedeniyle evde sevişecek gücü kalmadığını da düşünebilir.
Çoğu kişi azalmış cinsel istekli kişilerin hep kadınlar olduğunu ve erkekler de istek düzeyinin daha yüksek olduğunu düşünürler. Bu yaklaşım yanıltıcıdır. Erkekleri avcı ve büyük aşık olarak nitelendiren bir yaklaşımın sonucudur. Gerçekte ise azalmış cinsel istek yakınmasıyla başvuran erkek sayısı kadınlarla yaklaşık aynıdır. Kinsey’in bulgularına göre bu beklenen bir olgudur çünkü erkekler cinselliklerinin zirvesine geç ergenlik döneminde ulaşmaktadır. Ancak sosyal beklenti kadınların menapoza girdikten sonra cinsel isteklerini hızla kaybedecekleri şeklindedir.
Terapiye gelen çiftler sıklıkla kendilerinin ne kadar normal dışı olduklarını ve benzer sorunları olan başka çiftlerin bulunup bulunmadığını merak ederler. Azalmış cinsel isteğin sıklığından bahsetmek yerinde olur. Türkiye’deki yaşanma oranı %20 ve %30 arasında değişmektedir. Yani 10 kişiden neredeyse 3 cinsel isteksizlik sorunu yaşıyor.
Çiftlerdeki cinsel istek farklılıkları evlilik sorunlarından da kaynaklanabilir; çift mutlu bir evliliği sürdürüyor gibi görünse bile , görülmeyen tarafta ifade edilmemiş kırgınlıklar, öfke veya beklentiler olabilir. Bunlar çözüme kavuşmayınca da cinsel isteksizlik bedenin ve ruhun tepkimesi oluyor ister istemez. Bu konuda Evlilik Terapisti İstanbul ilinde rahatlıkla ulaşılabilecek bir uzmanlık alanıdır. Vakit kaybetmeden çözüm için ilk adımı atabilirsiniz.
Sevgiyle kalın.