Tülden bir dalga var altın saçlı.Suskun plakaların karla örtülü tenine dokunan ışıktan nasiplenmiş bana bakıyor gecenin bir yarısı.Duvarla arasında ufak bir boşluk bırakmış,çocuksu duygularım buğulanmış yüzüne isimler çizsin diye pencerenin.Çıplak ayaklarım kalorifere değerken usul usul kar yağıyor.Dışarısı Konya havası.Bir kuşun terk ettiği yuvaya bakıyor gözlerim.Bir dal düşüyor yere.Yarın öğlene kadar kırılmayı bekleyecek çamurlar üzerinde.Naâşı bir lastiğe sıkışıp görmediği yerler gezecek.Kim bilir kaç çamurlu çer çöpü misafir edecek.Sonra diyecek ki,dal olsam iyiydi dediğim günler vardı.Şimdi yuvayı özlüyorum.Düştüğüm an havada pervasız olmayı.Bilmemeyi,düşünememeyi özlüyorum.Üstümden eksilen her bir kahverengi talaş tozu,ağaç artığını özlüyorum.
Bu haykırışın ardından toprak seslenecek.Uzun zamanlı sükunetini yerde yatan bir kırgına vererek;
Nice karlar gördüm eriyene kadar sükse sattılar.Saksılar gördüm topraktım deyip ağladılar.Varlığını sakın kendinden bilmeyesin,hiçliği anlayıp sevesin.Sev ki hiçliğin haykırışı Mustafa özü Ahmed ismi Muhammed’dir..
mustafa şenay
Harikaydı, aramıza tekrar hoşgeldin…
teşekkür ederim.hoşbuldum bende..