
“Osmanlı’ya iki kıta üzerinde hükmetmek yetmez! Zirâ i’lâ-yı kelimetullâh azmi ”””’iki kıtaya sığmayacak kadar büyük bir davadır.”””’ Selçuklu’nun vârisi (mirasçısı) biz olduğumuz gibi Roma’nın (Avrupa’nın) vârisi de biziz!..”
ORHAN GAZİ
Önce 1. Bölümü Okumak İstiyorsanız Tıklayınız…
İngilizceyi Amerikan aksanıyla konuşan kalın sesli bir adam içeri girerek:
– ”Sakin ol Pars” dedi.
Silahı indirmediğimi görünce:
– ”Silahını indir.Seninle konuşmaya geldim?” diye ekledi.
Silahımı daha sağlam tuttum ve :
– ”Biz Türklerde bir gelenek vardır.Sayın Steve eğer bir silahı çıkarırsan o silahla ateş etmeden yerine koyamassın” dedim.
Soğuk kanlılıkla :
– ” Siz Türkleri ve geleneklerinizi severiz.Zaten bunun için buradayım.” dedi.
Silahı ateşlemek için tetiği çektim ve salondaki tek nesne olan vazoyu vurdum.O ise hiç etkilenmemiş gibi anlatmaya devam etti ve masanın diğer tarafındaki koltuğa oturdu.Ben ise biraz önce öldürdüğüm adamın oturduğu tarafa oturdum.Ayaklarımın altında ceset varken:
– ” Siz Türklerin yanlış kararlar vermesini istemem.” dedi. ” Sizler bizim elli yılı aşkındır ortağımızsınız. ” diyerek devam etti.
Sözünü kestim ve :
–” Hayır.Yanılıyorsun sayın Amerikan Büyükelçisi Bay Steve, sizlerle biz değil darbeciler dostu.Hemde 50 yıldır değil, 1960’dan beri tam tamına 53 yıl oldu.” dedim.
–” Bana kısaca Steve diye bilirsin Pars.Ayrıca artık sizinlede dostuz.Ülkenin başına getirdiklerimiz hiçbir zaman halkın sesi olamadılar.Türkiye’de halk hep büyümek, güçlenmek, dünyaya söz geçirmek istedi.Bizde halkı uyutamayacağımızı anlayınca Türkiye’yi bölgenin gücü yapacak bir strateji hazırladık.Halkın seçtiği kişilerde bizim bu fikrimize uygun kişiler çıkınca anlaşmamız olmadı.Zaten okçular anlatmıştır bu bilgileri sana.Onlara geçmişte yaptığımız darbeleri de anlatmıştır.” dedi.
– ” Evet anlattılar tarihimizi.Fakat onlar Amerika’dan vergi aldıkları günleride anlattılar.İngiltere Kralının Padişah ve Parslarımaza yazdıkları yalakalık amaçlı mektuplarıda anlattılar.” dedim.
– ” Tamam, iyi anlatmışlar.Bunlar sıradan konular.Sana asıl Osmanlı-Amerikan ilişkilerini anlatmamışlardır.Neden CİA’deki Türk üyelerin gizli üye olduğundan bahsetmemişlerdir.Neden Amerikan Ağının Başkanının Son Osmanlı Halefi olduğundanda bahsetmemişlerdir.Orhan Gazi’nin hazırladığı ve tüm padişahların kullandığı Padişah Mühüreti’nin orjinalının kayıp olarak bilinmesinin nedeni ne onu anlattılar mı ?” dedi
– ” Çalışmadığım yerlerden sordunuz.” dedim.Meraklı bir şekilde.
–” Anlatmazlar tabi.Bir dönem birçok kişiye anlatıldı.Türkiyede birçok gazeteciyi bundan dolayı öldürdük. En son şifre Papa’ya gitti.Bizde Mehmet Ali Ağca’yı tekrar işe aldık.Biz bunu yaparken Okçular’da bize yardım ettiler.Çünkü bunları kimse bilmemeliydi.” dedi ve durdu. ” Bunları bugün yarın öğrenirsin” dedi.Ayağa kalktı ve dışarı çıktı.
Ben mola aldığını düşünürken gelen araba sesleri ile gittiğini anladım.İlginç bir gün olmaya dcevam ediyordu.Ne için gelmiştim neler neler olmuştu.Ortam çok sessizdi.Fırtına öncesi sessizlik diye tanımlayacaktım ama benim için fırtına zaten kopmuştu.Dışarıdan bir helikopter sesi duydum ve arkasındanda helikopterin Toplantı salonunun olduğu binanın önüne indiğini farkettim.Güneş ışığının dolu olduğu bu salondan hızlı adımlarla çıktım.Koridorlarda kimseler yoktu.Koridoru hızlı adımlarla geçmiştim.
Dışarı çıktığımda helikopter karşıdaydı ve kapısı açıktı.Benim için açık olduğunu anladım.Hızlı adımlarla helikoptere doğru ilerledim.Tam bir iki adım kalmışken, salon tarafından patlama sesi geldi.Hemen arkama döndüm.Salon alev alev yanıyordu.O an uzakta bir adamın elinde roket atar olduğunu gördüm.Ben ona bakarken roketatarı yere koydu ve pantolonunun arkasına elini uzattı.Yarı otomatik tekli silahını çıkardı.
2. Bölüm Sonu.
1. Bölüm Okumak İsteyenler Tıklasın.
Okudukça benimde yazsım geliyor, okul zamanlarımda ufak denemelerim olurdu, ama hep hikayenin sonunda kaybolurdum. Çok güzel devam ediyorsun..