Günümüz de, yıllar öncesinden beri gelip olduğu gibi bir yabancılara karşı duyulan aşağılık kompleksi var. Bu kompleks, kendisini her alanda göstermektedir. Bunun herkesin bildiği bir örneği de var; " Abi yabancılar yapmış-Japonlar yapmış- Gavur yapmış. " gibi…
Gerçekte ise durum, sanıldığı gibi değildir. Ne batı sanıldığı gibi medeni bir tarihe sahiptir, ne de Türkler teknolojiyi geliştirmemiş bir Millettir. Bugünün aşağılık kompleksini yaratanlar dünün ve bugünün yöneticileridir. Bir tane yönetici gösterin, bütün işin gücün arasında " Mu kıtası " ile ilgili bir kitap yazsın. Ama bu ülkenin kurucusu o kadar zorluğun içerisinde tarihine de hizmet etmiştir!
Aşağılık kompleksinin en önemli kaynağı, tarihtir. Ancak, " yalan tarih " .
Çoğu alanda olduğu gibi Türk tarihi de yabancı ellere teslim edilmiş, inanılmaz zarar görmüştür. Sanki hiç Türk tarihçisi yokmuş gibi…
Thomsen başta olmak üzere, Jean-Paul Roux gibi Fransız Türkolog ve diğer yabancı Türkologların, birer kültür ajanı vazifesi gördükleri açıktır. Bunun en somut örneği, Orhun kitabelerini okuduğunu iddia eden, bunu da biz dahil tüm dünyaya kabul ettiren yabancı Türkolog,
" Ey Türk! Titre ve kendine dön! "
diye bir söz uydurmuştur. Oysa ki, bugün ben dahil hepimizin severek kullandığı bu söz, Orhun kitabelerin de yer almamaktadır.
Diğer bir yanılgısı ise, " Kök-Türükler " olan Devletimizin adını, " Göktürkler " olarak okumasıdır. Göktürkler, koskoca kitabede sadece bir yerde geçer. O da Gök-Tanrı dinine inanan Türkler’i anlatmak içindir. Kimi tarihçiler, bununda kitabeler de değil Çinli kaynaklar da olduğunu söylemiştir.
Evet, Kök-Türükler, yabancıların ellerine bırakılarak bize Göktürkler olarak anlatılmıştır.
Özellikle Jean-Paul Roux, Türkler’i kültürsüz insanlar gibi anlattığı, bir Avrupalı yazarın " Türkler insan görünümlü vahşi yaratıklardır. " sözünü, " Bu söz haksız sayılmaz. " diyerek yine kitabına yansıttığı ve böylece ne kadar art niyetli bir yaklaşım sergilediğini açık etmektedir. Garip olan bu yazarın, kitabın sonunda Türk dünyasının üzerine çökmüş adaletsiz rüzgarı dağıtabileceğimi umuyorum diyerek son noktayı koymuş olmasıdır. Kendi tarihçilerine kitap yazarken imkan tanımayan yetkililer, bu imkanları Jean-Paul Roux gibi tarihi yetenekten yoksun kişilere vermektedir. Roux’un kitabı, Bakanlık desteği ile yazılmıştır!
Aynı yazarın kaç defa Orta Asya’ya, hatta daha yakınında olan orta Avrupa’ya gittiğini merak ediyorum. Bu kişi, Dombra’dan, kopuz’dan ve benzeri Türk kültürüne has sanat eserlerinden habersiz olarak Türkler’in işgal ettikleri yerlerden kültür edindiği iddia etmektedir.
Yüz verir isen, iddia da ederler. Hatta, kitaplarında Türkler’in açık açık barbar olduğunu yazıp sonra da Türkler’den yana imiş gibi gözükerek herkesi kandırırlar.
Yaratılan bu yalan tarih yüzünden, Türk genci Milliyetçi duygularını yeterince yaşayamamaktadır. Yaşasa bile, " Kürtler senden önce Anadolu’da idi. " gibi yalanlara cevapsız kalmazdı.
Evet, Türkler Anadolu’da 15.000 yıldır var olmaktadır. Kürtler ise çok sonra Anadoluya ayak basmıştır. Yalan tarih edinerek, tarihte var olduklarını ispat etmeye çalışan bazı sözde Kürt aydınları, elbet tarihin tozlu sayfalarında bile var olmayacaktır.
Kimi Kürt, Türkler’in Kürtler olmadan Anadoluya ayak basamayacağını bu yüzden Türkler geldiklerinde Türkler’e yardım ettiklerini iddia ederk komik duruma düşmektedir. Türkler zaten bu topraklardadır. Öyle ki, Malazgit savaşı tarihinden bakarsak Kürtler’in Devlet kurmaya hakları olmadığını anlıyoruz.
Bu kadar Devlet kurmak isteyen bir Milletsin madem, o halde hangi onur duygusu ile topraklarını yabancılara açtın?
Kimseyi kandıramazsınız.
Kazım Mirşan hocamıza sesleniyorum, araştırma konusunuda vereyim. Ben diyorum ki, Malazgirt savaşı Anadolu’da ki Türkler’i kurtarmak için yapıldı! İskender döneminde Anadoluyu işgal eden Helenler de zamanla Anadoludan tekrar çıkarıldı.
Kazım Hoca, eminim bunu da ispatlayacaktır.
Bir diğer konu ise, yeni yeni ortaya çıkan bazı gerçeklerdir. Örneğin, Roma medeniyetini dirilten kavim, Etrüskler’dir.
Etrüskler, paradan anlayan, medeni bir kavimdir.
Kazım Mirşan gibi araştırmacılarımız, Etrüskler’in Türk olduklarını ispatlamıştır. Etrüsk alfabesinin %97’si Türkçe olduğu gibi Etrüsk paralarında da Türk Kağanını tasvir eden resimler bulunmuştur.
Etrüskler’in, genel kanı ile Uygurlar oldukları düşünülmektedir. İşte burada, aşağılık kompleksini, alaşağı eden gerçek ile yüzleşiyoruz.
Bu komplekse yakalanan gençler, kendi atalarını hiç çekinmeden hırsız ilan edebilmektedir. Örneğin, Bozkurt mitinin, Bizanslılardan çalındığı iddiası komiktir. Bir o kadar da bunu atalarımız herşeyde olduğu gibi bunu da çaldı diyerek destekleyen Türk gençlerinin olması acıdır…
Romalı tarihçilerin söylediği bir şey var;
" Roma özellikle de Mitoloji konusunda taklitçidir. "
Evet, taklitçidirler. Özellikle de mitolojileri Yunanlı medeniyetten çalıntıdır. Doğal olarak Romalılar, Roma kentini kuran ve Türk soylu olan Etrüsklerin Bozkurt mitini de taklit etmişlerdir!
Atalarımız, giyim tarzlarına kadar kendilerine hastırlar ve dünyaya Mu kıtasından çıkıp medeniyet yaymışlardır.
Bunu kabul etmeyen kimse, bir zahmet yeni Türk tarihini okusun.
Daha önce yazmış olduğum makale olan " Ön-Türkler kimdir? " makalesini, incelemenizi tavsiye ederim.
Türk tarihinin çarpıtılmasının nedeni, Türk gencinin Milli şuurunu elinden almaktır.
Yine Kızılderililer, bizzat Amerikan-Türk bilimadamlarının ortak yaptığı araştırmaların sonucunda, kendilerinin de kabul ettiği şekli ile Türk’tür.
Kızılderililer’in Türk olmalarının yanı sıra, Amerika batı medeniyetinden önce Türk medeniyeti tarafından keşfedilmiştir gerçeği çıkıyor.
Zaten ne medeniyeti? Tuvaleti bile bizden öğrendiler…
Orta çağı bitiren Batı medeniyetinden bilimadamları, her zaman Türkler’i ve Müslümanları, İslamiyet’i övmüştür. Bilim ile uğraşmak isteyipte ülkesinde ki dini hakimiyet sebebi ile çalışma fırsatı bulamayan, içlerinde rahiplerinde bulunduğu pek çok Hristiyan, Türk kağanlarına gelip Gök-Tanrı dinini seçmişlerdir!
Evet, Hristiyanlık bilim ile çeliştiğinden, Batı medeniyetinin önde gelen isimleri de Türkler ve İslamiyet’in bilime verdiği değer sayesinde mucid olabilmiştir. Bunda Gök-Tanrı dininin de katkısı büyüktür.
Avrupalıların kara kuvvetlerinde icad ettiği en büyük top, Dünyanında en iyi topudur. Ama bakmayın icad ettiler dediğime, çok uzun zaman önce Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde kullandığı bir toptur! Türkler, bunuda batıdan önce yapmışlardır.
Avrupalıların dikkatle incelerseniz tarihçileri mantıksızdır da. Örneğin onlar, misalen Mısırlılar çatalı buldu, Fenike kaşığı buldu gibi tarih anlatmaktadır!
Sanki, diğer medeniyetler Mısırlılar kadar çatal icad etmeğe ihtiyaç duymuyormuşlar gibi!
İşte, Türk Dünyasının üzerine çöken adaletsiz bulutlar, Fransız Türkologlar tarafından değil, Türkler tarafından dağıtılacaktır. Onlar bu bulutlara müdahele edemeyeceği gibi, daha çok bu bulutları arttırıp, Türk dünyasının sel içinde kalmasına yol açacaklardır.
Favorilerime eklediğim tek yazı oldu .
Okulda tarih derslerinde saçma sapan şeyler okutalacağına bu tarz şeyler okutulsa belkide şanlı tarihimizi yabancılara bırakmış olmazdık.
katildigim ender yorumlardan biriside mert senin yorumundur :)
Yazi yazar arkadasimin kendisi kadar guzel bence, diliyorum bu tarz gerceklerin diger yazar arkadaslarinda kalemine yansimasi..
Teşekkür ederim değerli yorumlarınız için…