
Salgın Hastalıklar Tarihi – Tarihte Görülen 11 Salgın Hastalık sayfamızda dünya gündemini meşgul eden ve hızlıca yayılan Korona Virüsü de dahil tarihte kayıtlara geçmiş 11 salgın hastalığı siz değerli misafirlerimiz için bir araya getirdik.
1- Jüstinyen Vebası (MS 541-750)
- I. Jüstinyen’nin Doğu Roma İmparatorluğu’nu yönettiği MS 483-565 yılları arasında ortaya çıkan Hıyarcıklı veba salgını şimdiki adıyla Jüstinyen vebası olarak bilinen salgının o tarihte dünya nüfusunun yarısına eşit olan 30 ila 50 milyon insanı öldürdüğü tahmin ediliyor. Jüstinyen Vebasının kesinlikle yaşandığına dair bulgular edelde edilirken yaklaşık l500 yıl önce dünyanın bundan ne kadar kötü etkilendiği konusunda araştırmalar devam etmektedir.
Veba Nedir ?
- Yersinia Pestis adlı bakterinin vücuda pire ısırığı ile girmesiyle hastalık ortaya çıkmaktadır. Bu bakteri basil adı verilen kalın ve kısa bir yapıya sahiptir ve oldukça kolay çoğalabilir. Karanlık ve nemli ortamlarda, vücut dışında bile senelerce canlılığını devam ettirebilir. Bakterinin özel bir forma dönüşerek haftalarca, pirenin dışkısında bir aya yakın, iltihap ve balgamda ise birkaç hafta boyunca canlı kalabildiği bilinmektedir. Soğuğa karşı aşırı dayanıklı olduğu bilinen Yersinia Pestis bakterisi donmuş ortamlarda da çok uzun süreler boyunca canlılığını korur.
Veba Belirtileri Nelerdir ?
- Hastalık birden fazla türde olduğundan belirtileri de oldukça çeşitlidir. Yüksek ateşe ek olarak baş, bel ve bacak ağrıları, pirenin ısırması nedeniyle oluşan kızarmalar “Bubonik Veba” denilen veba türünün belirtileri arasında yer alır. Bunun yanında “Septisemik Veba” adı verilen veba türünde ise titreme, kilo kaybı, bağırsak düzeninin bozulması, kusma, yüksek ateş, ağızdan ve burundan kan gelmesi, dokuların ölümünden kaynaklanan kararmalar (nekroz) ve iç kanama en önemli belirtilerdir. Öksürme, nefes almada zorlanma, şoka girme, balgamda kan görülmesi, yüz renginin değişmesi, aşırı derecede susuzluk hissi ise “Akciğer Vebası” adı verilen veba türünü işaret eder.
2- Kara Ölüm – Kara Veba (1347-1351)
- 1347-1351 tarihleri arasında Avrupa’ya yayılan Kara Veba’nın yaklaşık 25 milyon insanı öldürdüğü tahmin ediliyor. Çin’den geldiği düşünülen salgının Avrupa nüfusunun eskiye dönmesi yaklaşık 200 yıl sürmüştür. Salgından çok insanın ölmesiyle insanların yaşam standartları artmış, köleliğin düşüşü hızlanmış, işsizlik ortadan kalkmıştır.
3- Çiçek hastalığı (15.–17. yy)
- Avrupalıların 1492 yılında Amerika kıtasına ilk geldikleri dönemde yanlarında bir dizi yeni hastalık getirdiler. Bunlardan biri enfekte olanların yaklaşık %30’unu öldüren bulaşıcı çiçek hastalığıydı. Bu dönemlerde çiçek hastalığı Amerika’da nüfusunun %90’ına yakın olan yaklaşık 20 milyon insanın ölümüne neden oldu.
Çiçek Hastalığı Nedir ?
- Çiçek hastalığı “Variola virüsü” tarafından meydana getirilen, insandan insana solunum yolu ile bulaşan ve bazen öldürücü olan bir hastalıktır. Ateş, tipik ve ilerleyici tarzda cilt döküntüleri ile karakterizedir.
Çiçek Hastalığı Belirtileri Nelerdir ?
Çok kolay olarak hastalık teşhis edilebilir. Çünkü hastalığa özel döküntüler oluşur. Kızarıklık, deri üzerinde sıvı ve kabuk ile dolu olan kabarcıklar olarak ortaya çıkar. Bu su çiçeği gibi görünebilir, ancak kabarcıklar su çiçeğindeki kabarcıklardan daha farklı görünür.
- Yüksek ateş
- Titreme
- Baş ağrısı
- Şiddetli sırt ağrısı
- Karın ağrısı
- Kusma çiçek hastalığının başlıca belirtileri arasındadır.
4- Kolera (1817-1823)
- İlk Kolera salgını Hindistan’ın Jessore şehrinde başladı ve bölgenin büyük bir kısmından sonra da komşu bölgelere yayıldı. Milyonlarca insanı öldüren yedi büyük kolera salgınının ilkiydi. John Snow adında bir doktor yayılmasının nasıl önleneceği hakkından bazı şeyler biliyordu ve 1854 yılında Londra’nın Soho mahallesindeki belirli bir su pompasının kaynağını izole ederek salgını durdurdu. 1961 yılında başlayan 7. kolera salgının bugüne kadar devam ettiği Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanmıştır. Aktarılan verilere göre Koleranın her yıl 1.3 milyon ila 4 milyon kişiye bulaştığı ve yıllık ölümlerin 21.000 ila 143.000 arasında değiştiği bildirildi.
Kolera Nedir ?
- Doğal afetlerden etkilenen ve savaşan toplumlar ile yoksul kalabalık gruplarda kolayca yayılarak ölümcül etkilere neden olan kolera hastalığı, vibrio cholerae bakterisinin ince bağırsakta oluşturduğu bir enfeksiyondur. Vibrio cholerae ince bağırsaklarda “Enterioksin” adı verilen bir zehir üretir ve ciddi hastalık belirtilerini gösteren “Patojen” bakterisinin vücuda alınmasıyla hastalığın ortaya çıkmasına neden olur.
Kolera Belirtileri Nelerdir ?
Kolera hastalığının ilk belirtisi şiddetli ishaldir. Çok sulu ve ağrısız olarak başlayan ishale kusmada eşlik ettiğinde koleradan şüphelenmeye başlanır. Bu belirtilere ek olarak;
- Sıvı kaybından dolayı şok
- Karın ağrısı ve karın şişliği
- Kusma ve ishal nedeniyle vücuttan elektrolitlerde de kayıp yaşanır ve buna bağlı olarak kas krampları gelişir
- Solunum yetersizliği ve morarma
- Ağızda kuruluk ve koleraya özgü kısık ses
- Gözler çöker, karın çöker, cilt kırışır
- Düşük tansiyon, bitkinlik, halsizlik ve inleme
- Nabız yükselmesi
- Aşırı susama
5- İspanyol Gribi veya H1N1 (1918-1919)
- 1918 yılında ortaya çıkan İnfluenze salgını olarak da bilinen İspanyol Gribi 20. yüzyılın başlarında yaklaşık 500 milyon insanı veya dünya nüfusunun üçte birini enfekte eden bir H1N1 virüsünün patlak vermesi sonucunda ortaya çıktı. İspanyol Gribi dünya çapında 50 milyondan fazla insanın ölümüne neden olmuştur.
H1N1 Virüsü ( Domuz Gribi ) Nedir ?
- A tipi influenza virüsü olarak da bilinen H1N1 virüsünün sebep olduğu bir grip türü olan domuz gribi, sıklıkla kış aylarında görülen ve mevsimsel grip hastalığı ile aynı belirtilerle kendini gösteren bir hastalıktır. Domuz gribi şeklinde adlandırılmasının nedeni virüsün domuzlarda görülen grip hastalığına neden olan virüsler ile büyük benzerlik göstermesidir. Kuş, domuz ve insan griplerine neden olan virüslerin bir karışımı olan H1N1 virüsü, insanlarda yüksek ateş, boğaz ağrısı, öksürük, üşüme ve titreme gibi tipik soğuk algınlığı belirtileri ile kendisini gösterir. Virüsün hızlı bir şekilde yapısal değişikliğe uğrayabilmesi nedeniyle domuz gribi başlangıçta çok tehlikeli olmayan ve hafif seyreden bir hastalık iken zamanla daha tehlikeli bir hastalık haline gelmiştir.
H1N1 Virüsü ( Domuz Gribi ) Belirtileri Nelerdir ?
Domuz gribi hastalığı, yani H1N1 virüsünün sebep olduğu hastalığın belirtileri, mevsimsel grip ile hemen hemen aynıdır. Kişisel özelliklere göre değişmekle beraber domuz giribi belirtileri şu şekilde sıralanabilir;
- Ateş
- Boğaz ağrısı
- Öksürük
- Vücut ağrıları
- Baş ağrısı
- Ateşe bağlı olarak üşüme en genel domuz gribi belirtilerindendir
- Bunların yanında vücutta yorgunluk ve bitkinlik, nadir olmakla beraber kusma ve ishal bu belirtilere eşlik eder
6- Hong Kong Gribi veya H3N2 (1968-1970)
- İspanyol Gribi’nden elli yıl sonra, başka bir grip virüsü H3N2 dünyaya yayıldı. Tahminlere göre, küresel ölümlerin sayısı yaklaşık bir milyon kişiyi kapsıyordu. 1968 salgını 20. yüzyılda meydana gelen üçüncü grip salgını, diğer ikisi 1918’de İspanyol gribi ve 1957’de Asya gribi salgınıydı. Asya gribinden sorumlu olan virüsün, evrimleşip 10 yıl sonra bu sözde “Hong Kong gribi” adı verilen H3N2 salgınıyla tekrar ortaya çıktığına inanılıyor. Ancak 21. yüzyıl, grip salgınlarını görmeye devam edecekti. 1918 influenza salgını kadar ölümcül olmasa da, H3N2 son derece bulaşıcıydı ve Hong Kong’da bildirilen ilk vakadan 2 hafta sonra 500.000 kişi enfekte oldu. Salgın, küresel sağlık topluluğunun, aşıların gelecekteki salgınları önlemedeki hayati rolünü anlamasına yardımcı oldu.
H3N2 Virüsü Nedir ?
- İnfluenza virüsünün A ve B olmak üzere 2 tipi bulunuyor. H3N2 virüsü ve yine halk arasında domuz grini olarak bilinen H1N1 virüsü influenza virüsünün A tipi olduğu biliniyor. H3N2 virüsü Domuz gribine nazaran daha sert geçsede ölüm oranı H1N1 virüsüne göre çok azdır.
H3N2 Virüsü Belirtileri Nelerdir ?
- Yüksek ateş
- Baş ağrısı
- Kas ağrısı
- Halsizlik
- İştahsızlık
- Boğazda yanma
- Burun akıntısı
- Kuru öksürük
- Aşırı yorgunluk
7- HIV / AIDS (1981 – )
- Bilinen ilk HIV/AIDS vakaları 1981’de bildirildi, ancak hastalık bugün insanları enfekte etmeye ve öldürmeye devam ediyor. 1981’den bu yana 75 milyon insan HIV virüsüne yakalandı ve sonucunda yaklaşık 32 milyon insan öldü. Tedavisi olmayan, cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak HIV/AIDS, her yıl milyonlarca insanı etkilemeye devam eden inatçı bir salgın. AIDS’in tedavisinin olmamasına rağmen, antiretroviral tedavi ilaçları HIV’i kontrol edebilir ve ilerlemesini önemli ölçüde yavaşlatarak enfekte olmuş birinin uzun bir yaşam sürmesine izin verebilir.
HIV / AIDS Nedir ?
- AIDS hastalığı İngilizcede Acquired Immune Deficiency Syndrome (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) olarak adlandırılan virüs kaynaklı bir bağışıklık problemidir. Hastalığa neden olan HIV virüsü vücudun savunmasında rol oynayan önemli hücreleri yok ederek bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olur. Genellikle HIV/AIDS şeklinde de kısaltılan bu hastalıkta bağışıklık sisteminin zayıflaması sonucu ağır enfeksiyon rahatsızlıkları hatta kanser ve benzer hastalıklar ortaya çıkabilir. HIV virüsüne maruz kalan kişilerde hastalığın erken evrede tespit edilmesi ve sağlıklı insanlara bulaşmasının önlenmesi için belirti ve bulgular mutlaka bilinmeli, hastalığın bulaşma yolları ve korunma yöntemleri hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.
HIV / AIDS Belirtileri Nelerdir ?
HIV virüsü kişinin vücuduna girdikten sonra uzun yıllar boyunca herhangi bir belirtiye neden olmayabilir. Hastalığın ilerleme hızı ve ilk belirtilerin ortaya çıkışı, virüsün vücuda giriş şekline göre değişiklik gösterir.
HIV virüsü vücuda girdikten hemen sonra çoğalmaya başlar ve aylar veya yıllar boyunca farklı hızlarla çoğalmayı sürdürür. Vücuttaki virüs seviyesi belirli bir sınırı geçtikten sonra AIDS hastalığına ait ilk belirtiler gözlenir. Bunlar kişinin günlük yaşamını etkileyen belirtiler değildir dolayısıyla kolay fark edilmeyebilir. AIDS hastalığının başlangıcı ile birlikte kişide yorgunluk, halsizlik, aralıklı ishal problemi, ağızda beyaz leke görünümünde plak varlığı ve sık sık hasta olma gibi ön belirtiler görülür. Bu belirtilerin akla AIDS hastalığını getirmesi son derece zor olduğundan hastalık ilerlemeye devam edecektir.
Hastalığın ilerlemesi ile birlikte kişide istem dışı hızlı kilo kaybı, uzun süreli ishal, gece terlemesi, sık tekrarlayan ateş, ağız içinde derin beyaz yaralar, vücudun değişik bölgelerinde pembe, kırmızı veya mor lekeler, çeşitli solunum yolu hastalıkları ve unutkanlık gibi şikâyetler meydana gelir
8- SARS (2002-2003)
- SARS veya şiddetli akut solunum sendromu, insanları enfekte edebilen 7 koronavirüsün birinden kaynaklanan bir hastalıktı. 2003 yılında, Çin’in Guangdong eyaletinden kaynaklanan bir salgın, toplam 26 ülkeye hızla yayıldığı ve 8.000’den fazla insanı enfekte ettiği ve 774 kişiyi öldürdüğü için küresel bir salgın olarak nitelendirildi. 2003 SARS salgınının sonuçları, etkilenen alanları karantinaya almak ve enfekte olmuş bireyleri izole etmek de dahil olmak üzere küresel otoriteler tarafından yoğun bir halk sağlığı tepkisi nedeniyle büyük ölçüde sınırlıydı. Yeni 2019 koronavirüsü inceleyen bilim insanları, genetik yapısının SARS virüsüyle %86.9 aynı olduğunu keşfettiler ve yetkililer şimdi hükümetlerin 2003’teki sınırlama prosedürlerinden herhangi birini başarıyla kopyalayıp kopyalayamayacaklarını görmek için ikisini karşılaştırıyorlar.
Sars Nedir ?
- SARS ( ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu ). SARS hastaları ilk defa 2003 Şubat ayı sonlarında; Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’dan bildirilmiştir. SARS’ın nedeni henüz bilinmemektedir, atipik bir pnömoni (zatürree) olarak seyretmektedir.
Sars Belirtileri Nelerdir ?
- Hastalık genellikle 38 derecenin üzerinde yüksek ateşle başlar. Hastalığa soğuk terleme, baş ağrısı, genel bir rahatsızlık hali, yaygın vücut ağrıları, kuru öksürük, boğaz ağrısı ve solunum zorluğu ilave olur. Bazı vakalarda hastalık çok ağır seyreder. Solunum yetmezliği gelişir. Hastalara hastane bakımı hatta solunum cihazı gerekebilir.
9- Domuz Gribi veya H1N1 (2009-2010)
- 2009 yılında, ABD’de yaklaşık 60,8 milyon insanı enfekte eden ve 151.700 ila 575.400 aralığında küresel çapta ölüm yaratan yeni bir grip virüsü formu ortaya çıktı. Domuzlardan insanlara geçtiği görüldüğü için “domuz gribi” olarak adlandırıldı. H1N1, virüsle ilişkili ölümlerin %80’inin 65 yaşından küçük insanlarda meydana gelmesi nedeniyle tipik grip salgınlarından farklıydı. Genelde, grip salgınlarından ölümlerin %70 ila %90’ı 65 yaş üstünde görülür. H1N1, 21. yüzyılda bir viral salgının ne kadar hızlı yayılabileceğini gösterdi ve bu da küresel toplumun gelecekte daha hızlı tepki vermesi için ek hazırlıkların gerekli olduğunu gösterdi. Domuz gribinin bizlere bıraktığı önemli bir miras, gelişmiş sağlık sistemlerine sahip birçok ülkenin hızlı hareket eden, grip benzeri bir salgın karşısında nasıl ısrarlı bir şekilde çaresiz kalabildiklerini ortaya çıkarması olabilir.
10- Ebola (2014-2016)
- İlk salgına yakın bir nehir için adlandırılan Ebola virüsü, çoğu modern pandemiye kıyasla menzili sınırlıydı, ancak inanılmaz derecede ölümcül. 2014 yılında Gine’deki küçük bir köyde başladı ve Batı Afrika’daki birkaç komşu ülkeye yayıldı. Virüs 28.600 enfekte insanın 11.325’ini öldürdü, çoğu vaka Gine, Liberya ve Sierra Leone’de meydana geldi. CDC’ye göre, Ebola ile temas eden sekiz Amerikalıdan biri öldü. Ebola’nın toplam 4.3 milyar dolara mal olduğu tahmin ediliyor ve gelen yatırımlar yukarıdaki üç ülkede önemli ölçüde düşüyor. “Unutulmuş salgın” kolera gibi, Ebola’nın da en çok zarar verdiği ülkeler, buna karşı savunmak için en az donanıma sahipti.
Ebola Nedir ?
- Ebola yüksek ateşe yol açabilen, iç ve dış kanamalarla seyreden ve hayatı tehdit eden bir viral enfeksiyondur. Bu hastalık ebola virüsü adı verilen bir mikroorganizma nedeniyle ortaya çıkar. Ebola virüsü, 1970’lerin ortalarında Orta Afrika’da ortaya çıkan salgınlardan beri dünya çapında tanınmaktadır. Hastalığın önemli olmasının nedeni tedavisi için etkili bir ilaç veya aşısının olmayışı ve birçok vakanın ölümle sonuçlanmasıdır.
Ebola Belirtileri Nelerdir ?
- Virüsün bulaşması ile belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre 2 ile 21 gün arasında değişiklik gösterir. Görülebilen önemli belirtilerden bazıları baş ağrısı, vücutta yaygın ağrılar, yüksek ateş, gözlerde konjunktivit, kanamalar, bulantı ve cilt döküntüleridir.
- Bunlara ek olarak böbrek ve karaciğer fonksiyon bozuklukları da görülebilmektedir. Kan sayımında beyaz kan hücreleri ve trombosit sayısında azalma vardır. Hastalığın başlamasından birkaç gün sonra bile, özellikle mukoza zarlarından kaynaklanan ciddi iç ve dış kanamalar meydana gelebilir
11- Koronavirüs – COVID-19 (2019 – )
- COVİD-19 olarak bilinen bir hastalığa neden olan yeni koronavirüs salgını, tedavisinin mümkün olmadığından dolayı ve geç alınan tedbirler vesilesiyle vaka ve ölümlerde
hızlı artışlar yaşanmaktadır. Çin kaynaklı virüsün ortaya çıktığı tarihten (Aralık 2019) bugüne kadar Çin’de 3 bin 295 kişinin ölümüne neden olurken, İtalya’da bu sayı 10 bin 23 İspanya’da 6 bin 528 İran’da 2 bin 640 ABD’de bin 711 olarak en fazla ölümlerin ve vakaların yaşandığı ülkeler olarak başı çekmektedirler. Tedbirlerin önceden alınmaması ve karantinaya uyulmaması ile birlikte muhakkak ki bir çok insanın canına mal olacağı bellidir.
COVİD-19 / Korona Virüsü Nedir ?
- Korona virüsünün, hayvanlarda yaygın olarak görülen bir virüs türü olduğu biliniyor.
Virüsün 4 alt türü bulunuyor. Ender olarak hayvanlardan insanlara bulaşabilirken bu bulaşma şekli “zoonoz” olarak adlandırılıyor. Korona virüsü insandan insana bulaşabilen türünün ilk örnekleri 2003 yılında ortaya çıkan SARS ve 2019 yılında Suudi Arabistan’da ortaya çıkan MERS salgınlarında görüldü. Şu anda gündemde olan tür ise SARS ve MERS salgınlarındaki türden farklı olarak daha önce tanımlanmamış yeni bir tür olarak biliniyor. Yeni ortaya çıkan bu Korona virüs türü “2019-ncov” şeklinde adlandırılıyor.
COVİD-19 / Korona Virüsü Belirtileri Nelerdir ?
Korona Virüs vakalarında en fazla görünen belirtiler ;
- Yüksek Ateş
- Şiddetli Öksürük
- Solunum Yetmezliği
Şiddetli vakalarda zatürre, ağır solunum yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilir. Yeni corona virüsünün kuluçka süresi 2 ile 14 gün arasındadır.
DİPNOT : Tarihe bakıldığında ortaya çıkan hiçbir salgın hastalık Müslüman ülkelerinden kaynaklanmamıştır. Ayrıca baktığımızda çoğunluk ile salgın ve vebanın Çin bölgesinden geldiği görülmektedir. İslam dininde neden Temizliğin İmandan geldiği belli oldu.
Sayfamızı beğendiyseniz paylaşarak bize destek olabilirsiniz.
Sağlıcakla Kalın..