Photoshop bilmiyorsanız ve öğrenmeye de zamanınız yoksa işte size görsel düzenlemeler alternatif oluşturabilcek 8 kolay araç.

Photoshop bilmiyorsanız ve öğrenmeye de zamanınız yoksa işte size görsel düzenlemeler alternatif oluşturabilcek 8 kolay araç.
İngiltere’de İnanç ve Toplumlardan Sorumlu Bakan, “Ülkemin Gazze politikasını daha fazla savunamayacağım” diyerek istifa etti
Uzun bir süredir merakla beklediğimiz Microsoft Windows 8′in son kullanıcı deneme sürümü bugün tüketicilere açıldı. Hatırlarsanız bir süre önce yazılım geliştiriciler için bir test sürümü çıkarmıştı. Yeni sürümü Microsoft sitesinden indirerek incelemeye başlayabiliriz.
Windows 8 Tüketici Önizleme sürümü dil olarak İngilizce, Fransızca, Almanca, Japonca ve Çince olarak indirilebilir durumda. Minimum sistem gereksinimleri ise aşağıdaki gibi…
İşlemci : 1 GHz veya üstü
Ram : 1 GB (32-bit) ya da 2 GB (64-bit)
Hard disk : 16 GB (32-bit) ya da 20 GB (64-bit)
Ekran katı : Microsoft DirectX 9 veya üstü
SO olarak aşağıdaki bağlantı adreslerinden indirerek bir DVD’ye Windows 8′i yazabilirsiniz. Ardından da DVD sürücüsü üzerinden bilgisayarınıza kurmak kalıyor. Test etmek isteyenler içinufak bir not “Lütfen yedeklerinizi aldıktan sonra bilgisayarınıza kurunuz!”
Download Windows 8 Preview English, 32-bit (x86)
Download Windows 8 Preview English, 64-bit (x64)
Product Key : DNJXJ-7XBW8-2378T-X22TX-BKG7J
Moda olan deyimiyle, bilgi ve enformasyon çağında bulunuyoruz. Teknoloji ilerliyor. Birçok şeyi artık daha kısa sürede, daha hızlı, daha kolay yapabiliyoruz.
Aslında, müthiş bir iletişim aracı olan insanı eğitmede; bilinçli, kültürlü, ,inançlı kılmada, iyi olana yöneltmede dengi bulunmaz bir alet olan televizyon cihazı şu haliyle insanlığın beynini ve kalbini hedef almış bir silah, düşman elinde bulunan bir bombardıman aracı gibidir.
Daha önce de belirttiğim üzere televizyon 20. Yüzyılın en önemli teknoloji buluşlarından biri hatta en birincisidir. Onun müthiş gücü elbette tartışılmaz ve hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Fakat bizim için önemli olan o müthiş gücün hangi yönde ve ne işlerde kullanıldığıdır.
Televizyon Türkiye’de yayına girdiği yıllardan itibaren (1970’li yıllar) müthiş bir hızla yayılmaya başladı. Beş-altı sene gibi kısa bir süre içinde TV’siz ev nerdeyse kalmadı. Ardından renkli TV üretimi başladı ve sadece tüketmeye alıştırılmış toplumuzda renksiz televizyonlar kötü görülmeye başladı, yok fiyatına hurdacılara satıldı. TV teknolojisinin de bu şekilde hızlı gelişmesiyle birlikte yayın saati ve kanal sayısında da önemli bir artış meydana geldi. Televizyonun ilk izlenmeye başlandığı yıllarda günde bir-iki saat yayın yapılırken artık özel TV kanalları 24 saatin tamamını işgal ediyorlar.
Ev, hastane, kahvehane, lokanta vb. her yerde TV var. Öyle görünüyor ki bu sihirli kutu sayesinde ‘televizyon nesli’ diyebileceğimiz bir nesil üretildi. TV yayınlarına baktığımızda; yarışmalar, kadın programları, haberler, diziler, eğitimler vs. vs. vs. dediğim gibi yayın 24 saati dolduruyor. Ama şöyle bir gerçeği göz ardı etmemek lazım. Yayınlanan yarışma programlarına baktığınızda, yabancı ülkelerde yayınlanmış yarışmalardan kopya edilmiştir. Öyle kopya edilmiştir ki biraz dikkat ile incelerseniz sunucuların kurduğu cümlelerin bile aynı olduğunu göreceksiniz. İşte bu şekilde üretimden de uzaklaşıyoruz.
İngiltere, Fransa vb. gibi Avrupa toplumları televizyonun çıkmasından önce kitap okuma çağını yaşamışlardı. Türkiye ise kitap çağını yaşamadan ve idrak etmeden TV’ye yakalandı. Türk toplumu, medya rüzgarı sayesinde kitap okumayan, kitap bir tarafa hiçbir şey okumayan bir toplum haline geldi.
İnsan beyninin misyonu olan tefekkür, fikir üretme, görüş beyan etme elbette ilimle, bilgiyle, kitap okuma alışkanlığıyla çok yakından alakalıdır. Yani kültürsüz, bilgisiz, kitapsız, fikirsiz ve kritersiz bir toplum ile yetkin ve yetişkin toplumların ve fertlerin televizyona bakması ve ondan etkilenmesi arasında çok fark vardır. Çünkü kültürlü ve anlayışlı kesim hiç değilse doğruyu yanlışı birbirinden ayırır ve içinden de olsa reddetmesini bilir. Yanlışı görür ve en azından ona tepki gösterir. Birinci kesimde ise bu kadar çok hassasiyet dahi bulunmaz.
Bir de ‘televizyon nesli’ dediğimiz nesle bakalım. Büyüklerimizin ‘yeni nesli başka’ vb. sözlerini hepimiz duymuşuzdur. Evet yeni nesil sizin deyiminizle başka. Ben bu noktada suçu büyüklerde yani anne ve babalarda arıyorum. Çünkü biz artık çocuklarımızı TV karşısında yemek yedirir olduk. TV karşısında çocuğun, algıladıklarını seçme, ayıklama ve değerlendirme zamanı yoktur. Böylece hayal ile gerçeği ayıramaz ve her şeyi gerçek zanneder.
Yine büyüklerimizin hayatlarını dinlediğimizde altı yaşlarında çobanlık yaptıklarını, 12 yaşlarında büyük şehirlere gidip çalışmaya başladıklarını söylerler. Yeni nesil çocuklara baktığımızda 10 yaşındaki çocuk bakkala bile tek başına gidemiyor.
ABD Pediatri Akademisinin ve Türkiye’deki çeşitli kuruluşların yaptığı araştırmalara göre bir çocuk haftada ortalama 25 saatten fazla televizyon seyrediyor. 18 yaşına gelinceye kadar ise 15 bin saat yani 3 yıl sürekli televizyona bakıyor. Bu süre içinde 1 milyondan fazla reklam, haftada 150 cinayet, 160 cinayet girişimi ve birkaç toplu katliam görüyor. Bu cinayet sayısı 18 yaşına gelinceye kadar 15 bini buluyor. TV, çocuğu çok kolay etkiler ve onda kalıcı izler bırakır. Bu sebeple TV çocuğu tek yönlü etkiler, düşünmesine fırsat vermeden, onu egemenliği altına alır.
Bilinçli bir TV seyredicisi olmak dileğiyle…..
Facebook.com sitesinde izlediğim bir videoyu paylaşmak istedim, başlığı çok güzeldi, aynen aldım zaten burayada. Son zamanlarda Türkiyede yaşananlar, Türkiye üzerinde oynanan oyunlar, tarihlerdir Türk insanının bir türlü rahata kavuşamadığını gösterdi. Ve Gördü ki gerçekten bir güç Türk insanının üzerine devamlı dolaşmakta. Bence İnsanlarımız önce kendilerini toparlamalı ve birlik içinde olmalı. Eminim eski ihtişam ve kuvvetine çok kısa sürede yeniden dönecektir.
Türk kardeşlerim, üzerimizden oyun oynanmasına asla izin vermeyelim. Ve verdiğimiz şehitlerimizin kanınıda asla yerde bırakmayalım. Şu an gündemdeki kardeşlik naraları atanların asıl amaçlarının Türkiyeyi bir bütün haline getirmek değil, ileriyi göremedikleri için oluşan kutuplaşmayı düzenlemeye çalışan şaklabanlardan başkaları değildir.
T.S.K. ya atılan her suç, iftira zamanı gelince bu oyunu oynayanların suratında patlayacaktir. Tutuklanan askerlerimizi suçladıkları krokileri bende bir sonraki konumda burada paylaşacağım. Dünyada herkesin elinde olabilecek, ve bir program kadar yakında olan bu krokiler nasıl oluyorda askerimizin bilgisayarında bulundu diye dikkate alınıyor ? Nedenini herkes biliyor. T.S.K ya sonsuza kadar güvenim var çünkü beni onlar koruyor, mecliste 3 öğün yemeklerini yeyip çiftçimizin anasına laf atan şerefsizler değil. Dönüp kendi ananıza bakmanızda yarar var.
Bu ülkede yaşamayan, sorunlarını, sıkıntılarını görmeyen, çilesini çekmeyen hiç kimse ne demek istediğimi anlayamaz. Mecliste bulunanlar dönüp geçmişlerine bi baksınlar, misyonları 70 milyon Türk’ün AHI ile yarışabilecek mi? merak ediyorum.
Son olarak görevi bizleri korumak olan Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan her iftirayı, hareketi kınıyorum. Amaçları ne biliyorum, tek temennim Türk halkının gerçekleri basında çıkan boyama ve taraflı haberler ile birbirine karıştırmaması.
Mustafa Kemal Atatürk bizleri bırakmadan önce Gençliğe Hitabe’sinde yazmış olduğu aşağıdaki cümleler ile yazıma son veriyorum. Sizce Atatürk ileri görüşlü değilmiydi?
Gençliğe hitabeden kısa bir alıntı:
İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Tüm dünya basınında büyük yer kaplayan küresel ısınma sorunu devletlerin de büyük bir sorunu. Küresel ısınmanın dünyanın sonunu getireceğine dair ortaya atılan görüşler ve uzmanların açıklamaları bugüne kadar aynıydı. Ancak son günlerde yaşanan bir gelişme ile küresel ısınma hakkında oldukça önemli veriler elde edildi. İngiliz İklim Araştırmaları Enstitüsü dünyanın en büyük iklim değişikliği araştırma kurumlarından biridir. Bu kurumda çalışan uzmanların birbirleri arasında yapılan yazışmalar bilgisayar korsanları tarafından ele geçirilince tüm dünyanın tepkisine sunuldu.