Alışveriş sırasında alıcının fiyat düşürmek istemesine karşılık, “Maliyetini kurtarmaz abla!” diyen satıcılara ya da akşam olup da pazaryerin-deki tezgâhlar toplanırken “Maliyetine bunlar!” diye bağıran pazarcılara rastlamayan yoktur. Ve hemen hemen herkes yüzde yüz gerçek olduğuna inanmasa da satılan malların fiyatlarında önemli miktarlarda indirim yapıldığını anlar, satıcıların bu söylediklerinden.
Bir malın gerçek maliyeti nedir, peki?
Satışa sunulmak üzere elde edilen bir ürünün, meydana gelmesi ve pa-zarlanabilmesi için kullanılan ara malların ve unsurların parasal toplamını, genel anlamda maliyet olarak tanımlayabiliriz. Sözcük üzerinden gidersek eğer, maliyet; mal olmanın yani bir takım şeyleri bir araya getirerek onlardan bir mal yaratmanın, parasal ifadesidir.
Bir işletmenin ürettiği mal ve hizmetler için üstlendiği maliyetin, değişken ve sabit giderler olmak üzere iki kaynağı bulunur. Bu giderlerin üretilen birim mal başına düşen payı, ‘ortalama maliyet’ olarak adlandırılır. Üretimden en son çıkan malın birim maliyetine ise ‘marjinal maliyet’ denir.
Maliyet sözcüğü, halk arasında; “Bu iş bana şu kadar paraya mal oldu” ya da “iş değiştirmemin bana maliyeti ağır oldu” gibi karşılık ve bedel anlamında da sık sık kullanılır. Bir işletme açısından maliyet ise bir mal, hizmet veya faktör şeklinde sunulan girdilerin, işletmeye olan yükü anlamını taşır ki bunlar; sermaye maliyeti, emek maliyeti, kredi maliyetidir.
Bir de ‘alternatif maliyet‘ ya da ‘fırsat maliyeti‘ vardır ki, bir kaynağın belirli bir işe ayrılması sonucu ekonomik açıdan kayıp edilen başka üretim olanaklarının adlandırılmasında kullanılır. Bir öğrenci harçlıklarından biriktirdiği para ile Dolar ya da Euro almak istemektedir. Bu iki seçenekten birisine yatırım yapmanın alternatif maliyeti (örneğin dolar almanın), diğerine (Euro’ya) yatırım yapmamakla kaybedilen kazançtır.