İslam dininin Peygamber Efendimiz (sav) döneminden sonra bir kez daha en güzel, en akılcı ve en doğru şekilde yaşanacağı dönem Allah’ın izniyle iyice yaklaşmıştır. Mehdiyetin etkisi her ortamda her muhabbette ve her gelişmede daha çok hissedilir hale gelmiştir.
Allah her şeyi bir sebeple yaratır. Bir gün içinde gerçekleşen her eylemi, meydana gelen her gelişmeyi bir sebebin sonucu olarak gözlemleriz. Rabbimiz insanların imtihanlarını sebep-sonuç ilişkisi üzerine kurmuştur. Ancak her şey kaderde belirlidir. Yani aslında sebep de sonuç da kaderde yazılı olduğu için vardırlar. Her şey Allah’ın yazdığı gibi olur ve olmaktadır. İşte Mehdiyet de, Allah’ın kaderde yarattığı ancak gelişim sebeplerini insanların yeni yeni fark etmeye başladığı bir gerçekliktir. Yani Allah’ın dilemesiyle, Mehdiyetin doğuşunu sebep ve sonuçlarıyla izlemeye başladık. İslam’ı yeryüzüne son defa hakim etmek için Allah’ın Hz. Mehdi (as)’ı vesile kılacağına da hep birlikte şahit olacağız, inşaAllah. Ve zaman ilerledikçe Allah’ın izniyle Mehdiyetin etkisinin daha da arttığını göreceğiz.
Siyasilerimizin Söylemlerindeki “Sevgi” ve “İslam Kardeşliği” Vurgusu Gönüllere Şifadır
Bu toprakların birleştirici unsuru, halkımızın temiz ahlakının asıl sebebi hiç kuşkusuz ki İslam dinidir. “Kutlu Doğum Haftası” gibi anlamlı günler de İslam kardeşliğinin hep bir ağızdan dile getirilmesine vesile olmaktadır. Bu nedenle çok kıymetlidir. Zira bu devrin en büyük farz vazifesi Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretleri’nin de dediği gibi “İttihad-ı İslam”dır. Bu nedenle de birlik ve beraberliğin öneminin sürekli olarak hatırlatılması, toplumumuzdaki kanaat önderlerinin birlik ve kardeşlik mesajları vermeleri insanlarımızda çok güzel bir heyecan meydana getirmektedir.
Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinde bir araya gelen siyasi liderlerimizin birbirlerine daha fazla sevgiyle ve muhabbetle yaklaştığını görmekten halkımız mutluluk duymaktadır. Birbirlerine genellikle mesafeli bir duruş sergileyen Sayın Başbakan, Sayın Bahçeli ve Sayın Kılıçdaroğlu bu kutlu günde birbirleriyle el sıkışarak insanlarımızda sevinç meydana getirmişlerdir. İnşaAllah aralarındaki diyalog daha da artar ve daha dostane bir havaya bürünür.
Sayın Başbakanımız, “Sevgili Peygamberimiz’in ümmeti olma şanına, şerefine layık bir millet olarak, onun hayatını anlamak, onun hayatını öğrenmekten bizim için daha önemli ne olabilir?” diyerek Peygamber Efendimiz (sav)’e Müslüman alemi olarak duyduğumuz derin sevgiyi ve bağlılığı çok samimi bir üslupla dile getirmiştir. Sayın Başbakanımızın milletimize bu güzel ve sıcak sevgi ruhunu aşılaması herkes tarafından büyük muhabbet ve memnuniyetle karşılanmıştır.
Eskiden “sol” denince akla dine mesafeli olan bir bakış açısı gelirdi. Ancak bu durum da artık değişmeye başlamıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri, Sayın Kılıçdaroğlu’nun Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle yaptığı konuşmasıdır. CHP lideri, yaratılışımızın temelinde sevgi olduğuna dair çok güzel açıklamalar yapmıştır. Ve konuşmasının devamında da “Öyle olduğu içindir ki, bizim Peygamberimiz sevgi Peygamberi’dir, bizim dinimiz sevgi dinidir. Onun yolundan gidenler sevgide yarışırlar nefrette değil, iyilikte yarışırlar kötülükte değil, merhamette yarışırlar zalimlikte değil, adalette yarışırlar zulümde değil” diyerek “İslam’ın sevgi anlayışı”nı tebliğ etmiştir. Ayrıca kendisinin Sevgili Peygamberimiz (sav)’e olan sevgisini, “Peygamberimiz (sav)’in ahlakıyla ahlaklanmadıkça, ne yaparsanız yapın kurtuluş mümkün değildir. Ben bir siyasetçiyim ve ahlak bunalımının bir toplumu nerelere savurabileceğini biliyorum” diyerek açıklamış ve din ahlakının yaşanmadığı toplumların akıbetini ifade etmiştir. “Ayrıca Peygamberimiz’in ahlakının yerine koyulabilecek hiçbir şey yoktur. Hiçbir siyaset, hiçbir ideoloji, hiçbir sosyal program o boşluğu dolduramaz.” ifadesiyle de ne kadar inançlı bir Müslüman olduğunu da açıkça ortaya koymuştur.
MHP lideri Sayın Bahçeli de kuvvetli imanı ve Allah’a olan bağlılığı ile bilinen kıymetli bir devlet adamıdır. Kendisi, pek çok açıklamasında olduğu gibi Kutlu Doğum Haftasında yaptığı konuşmasında da dini değerlerimizin önemini vurgulayan çok güzel izahlarda bulunmuştur. “Yüce Rabbimiz’in Yanında üstünlük, derimizin rengine, kökenimizin ne olduğuna, nerede doğduğumuza ve nereli olduğumuza göre tayin edilmemiştir. Biliyoruz ki, üstünlük ırka, mezhebe, soya göre belirlenmemiştir.” diyerek tüm insanlarımızı kucaklayan bir bakış açısına sahip olduğunu bir kez daha göstermiştir. “Yüce dergâhta en değerli olanımız, Rabbimiz’e karşı gelmekten en çok sakınanımızdır. Bu itibarla kutlu dinimiz İslam’ın özünde kardeşlik, gerçek anlamıyla barış ve huzur içinde birlikte yaşama ülküsü vardır” şeklinde konuşarak da “İslam kardeşliği”nin ne denli önemli olduğunu açıklamıştır.
Siyasi parti liderlerimizin sevgi, barış ve İslam kardeşliği mesajları vermiş olmaları gerçekten de çok müjdeli bir durumdur. Bundan daha 10-20 sene öncesine bakıldığında, sadece belirli bazı politikacıların konuşmalarında Allah’ı andıkları, Kuran ayetlerinden örnekler verdikleri görülecektir. Ancak günümüzde Mehdiyetin zıl ve gölgesiyle durum çok değişmiş, Allah sevgisi ve iman toplumun hemen her kesimine yayılmıştır. Milletimizin imanı kuvvetlenmiş, Allah’a olan bağlılığı artmıştır. İşte bu durum imanlı milletimizin içinden çıkan siyasilerimize de yansımıştır.
Dünyamız özellikle geçtiğimiz yüzyılda çok karanlık ve sevgiden yoksun yıllar geçirmiştir. İnsanların kalplerinde sevgi yerine kin ve nefret yer etmiştir. Ancak günümüzde yaşanmaya başlayan Mehdiyet, 10 yıl sonra tam anlamıyla hakim olacak; sevginin, barışın, kardeşliğin, güzel ahlakın en coşkun şekilde yaşanacağı dönem olacaktır. Mehdiyet Devrinde, Allah’ın Kuran’da bizlerden istediği sevgi anlayışı tam anlamıyla tecelli edecektir. Nasıl ki Allah’ın Kuran’da bildirdiği gibi Peygamber Efendimiz (sav) tebliğ yaparken, “…De ki: ‘Ben buna karşı yakınlıkta sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum.’…” (Şura Suresi, 23) demişse, inşaAllah onun soyundan olacak olan Hz. Mehdi (as) da insanlardan, “Kuran’a dayalı sevgi ve muhabbet” dışında bir şey istemeyecektir.
DİDEM ÜRER
twitter.com/Didem_Urer