
Hızlı adımlarla koşuyordum.Daha adım atacak halim dermanım kalmamış, bacak kaslarım ateşten erime noktasına, gelmişlerdi.Yaklaşık bir saatir koşmamın, ewet işte meyvasını aldım . Arkamda kimse yoktu.Ohhhh; Şükür Rabbime, çok şükür yakalanmadım . Artık gönül rahatlıyla bir sigara içebilirdim.Ne zaman bitecekti ? Ne zamana kadar sürecekti bu kaçış?Yorgundu her yanım, en çok gönlüm yorgundu.Neden diyordum, çekerken bir derin nefes daha- neden kapalı hayat kapıların bana?Şöle herkez kadar olsaydı, sorunlarım.Kendine bakmayan, iyice kilo almış çok konuşan bir karım; üç beş çok yaramaz çocuklarım, geçim sıkıntısı çekseydim ; üstüne üstlük bide işimde olmasaydı!…Allah’ım Amenna Vesseta işine karışmak ne haddime, bilirim dağına göre kar verirsinde; ben dağ olma durumunumu aştım?Yoksa, kar yerine taşmıdır bana lutuf gördüğün?Kimi hayvanları bilir, kimi toprağı, kimide iyi okuyup yazmayı; ben kaçmayı bildim hep korkarak, gölgem arkamda,ne yaman çelişkidir ki; aynı havayı, aynı şekilde alıp verioruz da hepimiz; hepimiz ayrı bir ohhhh çekiyoruz…..
Yedi yaşındaydım.Babamı ilk gördüğümde elinde çok fiyakalı bir valiz, başına takılmış kahverengiyle sarıya çalan spor bir gözlük. Kocaman bir gülüşle sarmaladı; cılız, zayıf, ürkek beni, saçlarımı karıştırdı; aslan oğlum benim dedi.Çoşuyodu ya içim, babam geldi; işte babam, işte burda gerçekten Ahmet’in gibi Celal’in gibi benimde babam varmış demek, o varlığı herkeze göstermek, heyecanı ile yandı tutuştu içim.O gün oldu bana ilk ve son dokunuşu rahmetlinin.Şimdi bir kaçak ömre yedire yedire her anını değişik bakış açılarıyla binlerce kere kafamda kurguluyor, o küçücük zaman diliminden hep farklı paydalar çıkarıyor, hatta bir dizi gibi yarına bırakıyor, o anı bir bütün gibi aynı anda düşünüp bir seferde harcamaya korkuyorum….Annemle, öpüşüp koklaşmadılar bile….. Çook uzun konuştular, konuşmaları sabaha dek sürdü.Yorganın altında kendi nefesimi bastırıyor, olan biteni duymaya,anlamaya çalışıyordum.Duyduklarımla, duymak istediklerim harmanlanmış olarak rüyama girip beni kabusa sürüklediğinde, korkuyla uyandım.Anneme baktım, ellerimi öptü ılık nefesiyle ,”yat oğlum rüya gördün, geçti uyu hadi” dedi.Uykum yok dedim; dikildim.Babam nerde demek istedim; varmadı dilim.Odalar boştu, her boş oda dahada acıttı; o cocuk kalbimi!!! Annem, çilem, aşığım, canım, kadersizim…Şöle bir burnunu sıvazladı,” baban gitti oğlum” dedi.Sırtımdan bir yük inmiş gibi ohh dedim, hüzünle,yaşantımız aynı şekilde kaldığı yerden devam edecekti; annnem ve ben… Hıh ne değismesini istiyordum, nede babamın tekrar gelmesini, babamın geleceğini bilmek ona kavuşacağımı düşünmek, işte buydu asıl olan mutluluğum ( umut etmekti, umutla beklemekti)….O umuttu bizi güçlü kılan, annemle beni, etten duvar yapıp bir birine, her gece koyun koyuna sokuşturan.
Döndü gitti sandım. Geldiği yere;yani Avrupanın güneyindeki çizme şeklindeki yarım adasına, İTALYA’YA; bize hiç adam akıllı gönderemediği liretlerini kazanmaya… Ne acı ki, büyük, büyükten öte bir acı , Üç gün sonra ölüm haberi geldi.Haince katledilmiş, el ve ayak parmakları kesilmiş halde, bir çuvalın içinde kıyıya vuran cesedini bulmuşlardı. Öldürülme şekli medyanın çok ilgisini çekmiş günlerce kapımızda sabahlamışlardı.Annem metanetini koruyor aynı düzenimizle yaşam savaşımıza katılıyor gibi…….. yapıyordu…..Yalandı, koca bir yalan iki kişilik minicik yuvamız babamın gülüşüyle bozulmuştu .İlk kaçışımız böle başlamıştı, annemle, elimizde iki bavul tren garındaydık, daha gün ışımamış sabah ayazı kendini gündüzün sıcağına teslim etmemişti.Türkiye genelinde sanırım yirmi sekiz yıl boyunca annemle yaşamadığımız il kalmamıştı.Alışkanlık bize yasaktı, bağlanmak ikinci büyük yasak, sevmek emek vermek olmayacaktı.Hayat bize üç ile altı aylık perodlarla yaşama ve bir yere bağlı kalma şansı sunuyordu.Geçen yıllardan sonra insan herşeye alışıyorda; oy oyyyyyyyyyy şu kalpte olmasa hani atmasa tamam diycem.Seviyosun ya, seviliyosunda neye şartlarsan şartla kendini.Gitme diyor, gitme, sıcak nefesleri……
Babamdan miras bu kaçışa annem dayanamadı, çoook uzun katlanamadı.Geçen sene” iyimser kal yawrum, vuslat elbet bitecek, bak pek peşimize gelen de yok epeydir” dedi.Öldü.Yol arkadaşım, her tel saçını yün gibi eğerip göğsüme motiflediğim, can canan gittti işte, bir hiçe…Hiç işlemediği, hiç karışmadığı, benliğinde yaşatıp hayallerinde eş olduğu kocasının; ‘hatasıyla ‘ savaştı…. Birde yanında kamburu, yani beni, hiiiç incitmeme, bırakmama pahasına…Güz gülüm, belli bir adresin oldu, annem, hep istediğin gibi menekşelerle çevirdim dört bir yanını, yeni daimi evinin,son adresinin,yine yine istediğin gibi adınıda yazdırmadım o soğuk taşa, alallade bir isim olması çok uğraştırdı; inan, ama iyimserim sevgilim, belli bir adresin var beni sana dönüp getirecek . Menekşelerini yenileyecek,mekanın cennet olsun .Sürgünün bitti;tadını çıkar soğuk yerde sıcak evinin …….
Şimdi yollardayım…Peşimde öfkesi hiç bitmeyen İtalyan’lar, yok bitti bu kaçış paronaya yapıoruz onlar bizi aramıyodur; derken, iki yabancı” seni sordular” diyorlar.Çift dikiş atılmış av hali tekrar başlıyor.Otuz yıldır, ülkeyi çeşitli entrika ve koalisyonlarla yönetmiş İtalyan demokrat parti ve İtalyan sosyalist partinin iktidardan inmesisinin elbette ceremesini çekicek hiçbir şekilde bu maliyeti haketmiyecek ufak insanlar olacaktı!!İşte babam bu ufak insanların en başında geliyordu.Güzel bir tahsilden sonra evlenip, İtalya’ya yerleşen ailem benim doğumumla beraber, Türkiye’ye kesin dönüş yapmış, o çok sevdiği politik kariyerini benim milliyetçi kan akışlarım olsun diye terk eden babam,; bize tanıdığı mutlu olma hakkını İtalya ‘ya tekrar dönmekle son vermişti.İdalleri herşeyiydi babamın.Pire için yorgan deil tüm hayatını yakabilirdi.’Belki diyorum belki bu nihayete ermiş benim zawallı bir sürgün yaşantımı kestirebilseydi;idaellerinden bir nebzede olsa vazgeçer bu hazin sonun temelllerini atmazdı .Tadı kaçınca, balda olsa içtiğin sirke hazzı weriyor işte. Olmayan yaşanmayan arzularıyla, hayalllere sıkışmış kalan ben, ve olamadığımız yitirilmiş ailem ; kendime acımaktan çoktan wazgeçtim de, ahh annem, senden sana waad ettiğim aileden vazgeçemiorum. Oysa ne komik hiç ölmeyecek gibi yaşar, ebedi olacak gibi birikim yapar insanlar.Vardıkları nokta nihayete erdiğinde ise ne gençlik kalmıştır,nede birikimlerini hazmedicek bir bünyee; eee o zaman nerde denge ? Benim koşu atı olma halimi, ensemdeki soğuk rüzgardan anlayabiliyorumda !!! İnsanların girdikleri bu kısır döngü, bana epey kara komedi geliyor.Ne kadar soğuk ne kadar büyük bir boşluk soğuk. Her seferinde farklı bir telaşsal içgüdü SANKİ VAKTİNDEN ÖNCE GEÇİLMEYE ÇALIŞILAN BİR SIRAATTAYIM….
(………………………………………………………………..) !
EYY MAKBER!! BEKLE GELECEĞİM YANINA BU İZ DÜŞÜŞ BU ESARET BİTTİ. Vurulmuşum yaa nice saat önce, ruhumun bedenden ayrılışıymış beni geçmişimle cebelleştiren.Ne olur söle ordu ordu gelseniz üzerime fark eder mi ölüm melekleri var her yanımda; yitip giden yıllar, kader, daha hangi kahpelikle çıkabilirMİsiniz ki karşıma ? GELİNDE VURUN ; KIRBAÇLARINIZLA DOKUNAMAZSINIZ Kİ HAYALLERİME!!…Ters çevirdim aynaları ben. TESLİMİYETİNDEYİM KOKUŞMUŞ ZAVALLI BEDENİMİN GAFİLLERDE YOLU TUTMUŞ; DÖNMEKTE…BİLMEZLER Kİ ! GAFLETTEN BU KARŞILAŞMAMIZ; DEĞİL BU SON PERDE !! İHTİYATSIZ BİR GİDİŞTELER, HER ADIMDA BANADA DOĞRU İLAHİ EBEDİ ” ESARETE ”….
Yazınız oldukça başarılı olmuş. Diğer yazılarınızı da okuycam
Çok teşekkür ederim.Okumanıza sevinirim.
Daha once okumak istedigim ama firsat bulamadigim yazini simdi okudum, Tek kelime harikaydi, Hayal gucun cok guclu, umuyorum iyi yerlerde olacaksin :)
Her zaman ki gibi beni çok mutlu etti beğeniniz çok teşekkür ederim.UMARIM :)
güzel bir yazı