
Ceza evlerinin tamamen düşünce suçlarıyla içeri alınmış edebiyatçılar ve siyasetçilerle dolu olduğu bir dönemde, devrin adalet bakanlığı müfettişlerinden bir tanesi, Nazım Hikmet’in de bulunduğu koğuşu ziyaret eder.
Bu sırada, Nazım Hikmet ile de tanışmak ister ve kendisini çağırtır. Nazım Hikmet geldiğinde ise; burnunu kıvırarak, saygısız bir şekilde konuşur. Hiçbir şekilde üslubunu bozmayan büyük usta; odadan çıkarken müfettişe Hayyam’ı tanıyıp tanımadığı sorar. Müfettiş, böyle büyük bir şairi tanımamanın mümkün olmadığını belirtir. Nazım Hikmet ise; aynı dönemde İran’ın yönetiminde kimin yer aldığını sorar; ancak cevap alamaz. Bunun üzerine, yıllar sonra beni herkes hatırlarken, sizin adınızı bile anlamayacaklar diyerek odadan çıkar.